top of page
FGD

Gözde YENİPAZARLI ile Fotoğraf Üzerine

Fotoğrafın hayatınızdaki yerini düşündünüz mü hiç?

Peki her geçen gün daha büyük bir yer kapladığını?


Kişisel olarak bakıldığında anılarımızı biriktirdiğimiz, marka olarak bakıldığında en etkili sunum şeklimiz, sanat olarak bakıldığında yepyeni bakış açılarıyla görünmeyeni gördüğümüz… Bu noktaların hepsinde ayrı ayrı bulunan Gözde YENİPAZARLI ile fotoğraf üzerine konuşurken günümüzdeki popülaritesine, çabuk tüketilir olmasına, eğitimini bu yönde almayanlara yaklaşımına bakıldığında farklı bakışlara sahip olmanın önemini bir kez daha anlamış olduk. Başarılı bir akademisyen, gerçek bir sanatçı! Çok yönlü olmanın insan üzerindeki etkisine çok güzel bir örnek kendisi…


O zaman biraz Gözde YENİPAZARLI’ yı tanıyalım…

O zaman biraz fotoğraf konuşalım…


O zaman biraz yeni bakış açıları kazanalım…


Gözde YENİPAZARLI’ yı kısaca tanıyabilir miyiz?



1979 İzmir doğumluyum. 2002 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf bölümünden birincilikle mezun oldum. Aynı yıl Geniş Açı Fotoğraf Dergisi'nin “Genç Soluklar” adlı özel sayısında çalışmalarım yer aldı. 2003 yılında aynı fakültede ve aynı bölümde Araştırma Görevlisi olarak göreve başladım. 2004 yılında “Türk Fotoğrafında Çıplak” adlı kitapta eserlerim yayınlandı. 2009 yılında “Marka İmajında Fotoğrafın Rolü ve Pirelli Takvimleri” adlı tezle Güzel Sanatlar Enstitüsü Fotoğraf Anasanat Dalı Yüksek Lisans Programını tamamladım. 2010 yılında İzmir’de K2 Güncel Sanata Merkezi’nde “Fotografik Günlük”, 2013 yılında Londra’da University of Exeter’de “Lots To Spot” ve 2018 yılında Nafi Güral Sanat Galerisi’nde “Walking Anywhere” adlı kişisel sergiler açtım. 2016 yılında Engin Özendes’in kaleme aldığı “Türkiye’de Fotoğrafa Modern ve Çağdaş Yaklaşımlar” adlı kitapta eserlerim yayınlandı. 2017 yılında Anadolu Üniversitesi Medya ve İletişim Bölümü Lisans Programı’ndan mezun oldum ve halen Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde Fotoğraf Bölümünde akademik ve sanatsal çalışmalarıma devam ediyorum. Eserlerimi, “sanat ve estetik kavramlarının yaşamiçerisindeki algısına yönelik kavramsal fotoğraflar” ve “yer değiştirme ve de keşif eyleminin canlandırdığı yaratıcılıkla üretilen, gezi ve seyahat fotoğrafları” olarak iki ayrı ana başlık altında toplayabilirim. Özellikle, bir fotoğrafçı olarak bu dürtülerle hareket ettiğim için, sanatsal üretimimi besleyen seyahatlere çıkıyorum. Yol, yolda olmak ve kentte yaşamak üzerine işler ortaya çıkarmaya çalışıyorum.

Sanatın birçok alanı varken neden Fotoğraf?


Samimi olarak cevap vermek gerekirse üniversite hazırlık yıllarında okumayı en arzu ettiğim bölüm sinema ve televizyon bölümüydü. Hareketli görüntü ve kamera arkası özellikle çok ilgimi çekiyordu.

Görüntü yönetmeni olmak çok istiyordum. Elimden geldiğince sinema dergilerini ve vizyonu takip etmeye çalışıyordum. Güzel sanatlar fakültesinde okumaya lise son sınıfta karar verdim. Sinema televizyon bölümü o zamanlar yetenek sınavı ile öğrenci alıyordu. Uzunca bir hazırlık aşamasından sonra sınava haftalar kala sınav sistemi değişti ve sınav merkezi sisteme bağlandı. Benim için tam bir hayal kırıklığı oldu ama o zaman bunun benim için pozitif bir dönüm noktası olduğunu bilmiyordum. En iyi görüntü yönetmenlerinin bir çoğunun fotoğraf sanatçılarından çıktığını öğrenince ki Nuri Bilge Ceylan bu durum için en önemli örneklerden birisidir, ben de Fotoğraf bölümünde okumaya karar verdim. Kendisi, yönetmen olarak kariyerinin başlarındayken usta bir fotoğraf sanatçısıdır ve öğrencilik yıllarında idolümüz olmuştur. :)


Bir fotoğrafa iyi diyebilmek için nelere dikkat etmek gerekiyor?


Öncelikle fotoğrafın ne amaca hizmet ettiğine karar vermemiz gerekiyor. Bir reklam fotoğrafı mı? Bir sanat fotoğrafı mı? Ya da bir gezi fotoğrafı mı? Doğru konsept çok önemli. Ne anlatmak istiyor? Neyi vurgulayacak? Sonra teknik ekipman devreye giriyor ve tabi ki ışığın kullanımı. Elinizde en iyi ekipmana sahip olsanız da eğer iyi bir vizyona ve birikime sahip değilseniz bir fotoğrafın iyi olacağına asla inanmıyorum. Dolayısıyla; öncelikle vizyon, sonrasında entelektüel bakış, kavramsal ve teknik birikim, ve de yetenekli bir gözün kombinasyonu diyebilirim.


Fotoğrafta ışık ne demek? Ne kadar önemlidir?


Fotoğraf sözcüğü “photos” ışık ve “graphe” yazı-kayıt anlamına gelen Grekçe sözcüklerin bir araya gelmesiyle oluşur. Bu yüzden fotoğraf demek ışık demektir! Fotoğraf ışığın yazısıdır. O yüzden şair olmak sizin elinizde.

Başarılı bir fotoğrafçı sizce nasıl olur?


Başarılı fotoğraf sanatçısı, her daim algıları açık olan, güçlü bir entelektüel birikime sahip olan, günceli takip edebilen, sahip olduğunu kavramsal bilgiyi tekniğiyle birleştirip ışığı doğru okuyup ya da yaratıp kullanabilen kişidir!


Doğru zamanda doğru yerdeyseniz ya da doğru atmosferi yaratabiliyorsanız, iyi fotoğrafçısınızdır.


Eğitimini bu yönde almamış ama bu alanda yeteneği olan ve kendini buna adayan bir kişi güzel sanatlar okumadan fotoğrafçılık yapabilir mi?


Tabi ki yapabilir. Bu her meslek için geçerli. Günümüzde de örnekleri de oldukça fazla. Hem ticari anlamda hem sanat anlamında fakat bunun için oldukça emek harcamak gerekiyor her meslekte olduğu gibi. İlk bakışta fotoğraf çok teknik bir konu gibi dursa da arkasında güçlü bir birikime gereksinim duyar. Yoksa bir başarı olamadığı gibi “taklit” olmaktan öteye geçemez. Bazen güzel sanatları okuyan öğrenci arkadaşlarımız mezun olduktan sonra farklı meslekler yapabiliyorlar. Nasıl her Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü’nü bitiren her öğrenci fotoğraf sanatçısı olmuyorsa, bu işin okulunda okumayan da elbet fotoğraf sanatçısı olabilir. Bu yola karar vermek, sebat etmek, emek harcamak, entelektüel bir geri plana sahip olmak ve bunu yaratıcılığa dönüştürebilmek kişinin kendi elindedir. Fakat okulda kazanılan disiplinle farklı bir bakış açısına sahip olmak yadsınamaz bir gerçektir. Bunu da göz ardı edemeyiz. Disiplinler arası sanat eğitimi almak kesinlikle yaratıcı bakış açısını besleyen bir durumdur.


Sosyal medya ve bazı program filtreleriyle fotoğrafa bakışımız değişiyor. Zamana uyum sağlama ve gelişme olarak baktığımızda hele ki başarılı ellerde işin içine girdi ise oldukça etkileyici oluyor. Fakat bunun aksi durumlarda söz konusu. Yani birkaç fotoğraf çekip filtre uygulayan herkes fotoğrafçı olacağını düşünüyor. Sizin bu konuya bakışınız nasıl?


Günümüzde teknolojinin olanaklarıyla beraber fotoğraf çok üretilir ve tüketilir bir hal aldı. Sosyal

medya da fotoğraf üzerinden kendi starlarını yaratıyor ve Warhol’un dediği gibi “herkes bir gün 15 dakikalığına meşhur olacak!” Herkes kendi hesabının kahramanı ve başrol oyuncusudur. Bu kaçınılmaz bir durum ve bence bir anlamda eğlenceli de. Herkes fotoğraf çekebilir, herkes film çekebilir, fakat herkes kendi kendine fotoğraf sanatçısı ya da yönetmen olduğunu iddia edemez. Bu güçlü bir birikim ve tecrübe gerektirir. Zaten sanat camiası ya da piyasa da onları bünyesinde barındırmaz. Ama sonuçta özgür bir mecra ve herkes dilediğini yapmakta özgür asıl önemli olan ne kadar kalıcı olduğu bence.


Fotoğraf konusunun hakkının verildiğini düşünüyor musunuz?


Ticari kullanım alanlarında fotoğrafın önemi ve etkisi tartışılamaz aslında. Ancak sanatsal anlamda bu durum biraz daha karmaşıklaşıyor. “Fotoğraf” kelimesinin yanına “sanat” kelimesini koyduğunuzda, günümüzde bile hala muhalif cümleler duyabiliyoruz. Dolayısıyla sanat mecralarında hala fotoğraf sanatının bir mücadele halinde olduğunu söylemek bence pek de yanlış olmaz.


Bir şirket ya da bir sanatçının fotoğraf paylaşımında özen göstermesi gereken noktalar nelerdir sizce?


Bu konuda uzman değilim bunun için medya iletişim uzmanlarından destek almak gerekiyor sanırım. Fakat benim yüksek lisans tez konum “Pirelli Takvim Fotoğrafları ve Marka İmajında Fotoğrafın Rolü” idi. Şirketler bazında bakılacak olursa; öncelikle “Şirketinizi nasıl göstermek istiyorsunuz?” ve “Hedef kitleniz kimlerden oluşuyor?” gibi iki önemli soruyu cevaplamak gerekiyor. Sonrasında, sanat yönetmeni (kreatif direktör) ve fotoğrafçının işbirliği devreye giriyor. Profesyonel yardım yani işinde uzman kişilerle bilgi alışverişi yapmak ve çalışmak bu anlamda son derece önemli bir rol oynuyor. Sanatçının fotoğraf paylaşımına gelecek olursak, orada her hangi bir sınırlama veya özen noktası göstermek bence yalnızca her sanatçının kendi seçimleri ve haddi ile ilgili bir konu olmalıdır diye düşünüyorum.


Hızlı Soru Cevap;


Sevdiğiniz bir müzikal?


Pek yok aslında ama “La Bohem” operası sayılırsa o.



Hobileriniz?


Fotoğraf çekmek, :)

“Amatör Barista” :)


Bisiklete binmek.


En sevdiğiniz şehir?


Barcelona


En sevmediğiniz davranış şekli?


Riyakarlık


Aşk denilince aklınıza gelen?


Nefes...


Hayat sloganınız?


“Momento Mori”


Ölümlü olduğunu hatırla.





*Telif hakkı Create The Craft' a aittir.


Popüler Paylaşım
Son Paylaşılanlar
Etiketle Arama
Sosyal Medya
  • Twitter - Black Circle
  • Instagram - Black Circle
bottom of page